
GASTROENTOLOJİ
Sindirim sistemi ve bu sistemle ilişkili organların yapısını, fonksiyonlarını, hastalıklarını ve bu hastalıkların tedavisini inceleyen bir tıp dalıdır. Bu alan, sindirim sistemi organlarının (ağızdan anüse kadar uzanan yol) yanı sıra karaciğer, pankreas ve safra yollarını da kapsar.
GASTROENTOLOJİ
Gastroenteroloji, sindirim sistemi ve bu sistemle ilişkili organların yapısını, fonksiyonlarını, hastalıklarını ve bu hastalıkların tedavisini inceleyen bir tıp dalıdır. Bu alan, sindirim sistemi organlarının (ağızdan anüse kadar uzanan yol) yanı sıra karaciğer, pankreas ve safra yollarını da kapsar.
Gastroenteroloji alanında incelenen başlıca organlar şunlardır:
- Ağız: Sindirimin başladığı yerdir. Tükürük bezleri tarafından salgılanan enzimler, gıdaların parçalanmasına yardımcı olur.
- Yemek Borusu (Özofagus): Yutkunma ile başlayan süreci yönetir ve gıdaları mideye taşır.
- Mide: Gıdaları parçalamak için mide asidi ve enzimler salgılar. Ayrıca gıdaların geçici olarak depolandığı yerdir.
- İnce Bağırsak: Sindirimin ve besin emiliminin büyük bir kısmının gerçekleştiği yerdir. Üç ana bölümden oluşur: duodenum (on iki parmak bağırsağı), jejunum ve ileum.
- Kalın Bağırsak: Suyun ve bazı minerallerin emildiği, sindirilmeyen gıdaların dışkıya dönüştüğü yerdir. Son bölümünde rektum ve anüs bulunur.
- Karaciğer: Vücutta birçok önemli fonksiyonu vardır, ancak gastroenteroloji açısından en önemli görevlerinden biri safra üretimidir. Safra, yağların sindirimine yardımcı olur.
- Pankreas: Sindirim enzimleri üreten ve salgılayan bir bezdir. Aynı zamanda insülin ve glukagon gibi hormonları üretir.
- Safra Kesesi: Karaciğer tarafından üretilen safrayı depolar ve ihtiyaç duyulduğunda ince bağırsağa salar.
Üst gastrointestinal sistem endoskopisi (üst GI endoskopi ya da özofagogastroduodenoskopi), sindirim sisteminin üst bölümünü (özofagus, mide ve duodenum) incelemek için kullanılan bir tanı ve tedavi yöntemidir. Bu işlem, bir gastroenterolog tarafından, esnek ve ucunda kamera bulunan ince bir tüp olan endoskop kullanılarak gerçekleştirilir.
Alt gastrointestinal sistem endoskopisi (alt GI endoskopisi), genellikle kolonoskopi adı verilen bir prosedürle gerçekleştirilir. Bu işlem, kalın bağırsak (kolon) ve rektumun iç yüzeyini incelemek için kullanılır. Alt GI endoskopisi, kalın bağırsak hastalıklarının tanı ve tedavisi amacıyla yaygın olarak yapılır.
İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS), sindirim sistemi üzerinde etkili olan ve uzun süreli, tekrarlayan karın ağrısı veya rahatsızlık ile karakterize, fonksiyonel bir bağırsak hastalığıdır. IBS, yapısal veya biyokimyasal bir bozukluk olmaksızın bağırsak fonksiyonlarındaki düzensizliklerle ilişkilidir. Hastalık, genellikle bağırsak hareketlerinde (dışkılama) değişikliklere neden olur ve kabızlık, ishal veya her ikisiyle birlikte seyredebilir.
Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GERD), mide içeriğinin, özellikle mide asidinin, yemek borusuna geri kaçması sonucu ortaya çıkan kronik bir durumdur. Bu geri kaçış, yemek borusunda tahrişe neden olarak çeşitli semptomlara yol açar ve zamanla yemek borusunda ciddi hasarlara neden olabilir.
Mide ve on iki parmak bağırsağı (duodenum) hastalıkları, sindirim sistemi üzerindeki önemli sağlık sorunları arasında yer alır. Bu bölgedeki hastalıklar, genellikle mide asidi ve pepsin gibi sindirim sıvılarının etkisiyle ortaya çıkar. En yaygın hastalıklar arasında gastrit, mide ülseri, duodenum ülseri ve Helicobacter pylori enfeksiyonu bulunur.
Safra kesesi hastalıkları, safra kesesinin çeşitli durumlarını ifade eder. Safra kesesi, karaciğerde üretilen safrayı depolayan ve sindirim sırasında on iki parmak bağırsağına salgılayan bir organdır. Safra kesesi hastalıkları, sindirim sistemi üzerinde önemli etkiler yaratabilir ve çeşitli semptomlara neden olabilir. İşte en yaygın safra kesesi hastalıkları:
Karaciğer hastalıkları, karaciğerin çeşitli durumlarını ve bozukluklarını ifade eder. Karaciğer, vücuttaki toksinleri temizleme, besin maddelerini metabolize etme, protein üretme ve sindirim sıvıları üretme gibi kritik işlevlere sahiptir. Karaciğer hastalıkları genellikle semptomsuz olabilir veya başlangıçta hafif semptomlar gösterebilir, bu yüzden erken teşhis ve tedavi önemlidir. İşte en yaygın karaciğer hastalıkları:
– Karaciğer Yağlanması (Steatoz)
Karaciğer yağlanması, karaciğerde aşırı miktarda yağ birikmesi ile karakterizedir. İki ana türü vardır:
- Alkolik Karaciğer Yağlanması: Alkol tüketimi sonucu oluşur. Uzun süreli alkol tüketimi, karaciğerde yağ birikmesine ve inflamasyona yol açar.
- Alkol Dışı Karaciğer Yağlanması (NAFLD): Alkol tüketimi ile ilişkili olmayan karaciğer yağlanmasıdır ve genellikle obezite, diyabet ve yüksek kolesterol ile ilişkilidir.
- Karaciğer Hepatitleri
Hepatit, karaciğerin iltihaplanmasıdır ve genellikle viral enfeksiyonlardan kaynaklanır. Üç ana türü vardır:
- Hepatit A: Genellikle kontamine gıdalar veya su yoluyla bulaşır ve genellikle kendiliğinden iyileşir.
- Hepatit B: Kan yoluyla ve cinsel temasla bulaşabilir. Kronikleşme riski taşır ve karaciğer hasarına yol açabilir.
- Hepatit C: Genellikle kan yoluyla bulaşır ve çoğu zaman kronikleşir, karaciğer sirozu ve kanser riskini artırabilir.
Pankreas hastalıkları, pankreasın çeşitli durumlarını ve bozukluklarını ifade eder. Pankreas, sindirim enzimleri üreten ve insülin hormonunu salgılayan bir organdır, bu nedenle pankreas hastalıkları sindirim ve metabolizma üzerinde önemli etkiler yapabilir. İşte en yaygın pankreas hastalıkları:
- Pankreatit
- Pankreas Kanseri
- Pankreasın Kistik Lezyonları
- Cystic Fibrosis (Fibrozis Kisti)
- Pankreas Yetmezliği
- İnflamatuar bağırsak hastalığı (IBD), bağırsaklarda kronik iltihaplanmaya yol açan bir grup hastalığı ifade eder. Bu hastalıklar genellikle sindirim sistemi üzerinde önemli etkiler yapar ve semptomlar genellikle tekrarlayıcı ve yönetilmesi zor olabilir. İBD’nin iki ana türü vardır:
– Crohn Hastalığı: sindirim sisteminin herhangi bir bölümünü etkileyebilir, ancak genellikle ince bağırsak ve kalın bağırsak bölgelerinde görülür. Hastalık, bağırsak duvarlarının tüm katmanlarına iltihaplanma yapabilir.
– Ülseratif Kolit: sadece kalın bağırsak ve rektumu etkiler ve bu bölgelerde iltihaplanma ve ülserler oluşturur. Hastalık, genellikle bağırsakların iç yüzeyinde sınırlıdır.
Çölyak hastalığı, genetik bir yatkınlık ve glüten adı verilen bir protein nedeniyle bağışıklık sisteminin ince bağırsaklara zarar vermesi ile karakterize edilen otoimmün bir hastalıktır. Glüten, buğday, arpa ve çavdarda bulunan bir protein grubudur. Çölyak hastalığı olan bireylerde, glüten alımı bağırsak villuslarına zarar verir ve besin maddelerinin emilimini engeller.
Çölyak hastalığı, glüten içeren gıdalarla tetiklenen bir otoimmün hastalıktır ve ince bağırsakta hasara yol açar. Glütensiz diyetin uygulanması, hastalığın yönetimi ve semptomların kontrolü için esastır. Erken teşhis ve düzenli takip, uzun vadeli sağlık sonuçlarını iyileştirebilir ve komplikasyon riskini azaltabilir.